Bir önceki yazımızda Girişimcilik ile üzerine yapılmış bazı tanımları sizlerle paylaştık. Bu yazımızda ise Spor ve Rekreasyonda Girişimcilik Temelli Bakış Açısı üzerine bilgi aktarımında bulunacağız.
Spor ve Rekreasyonda Girişimcilik Temelli Bakış Açısı
Dünyada uygulanan ekonomik sistemler ve ekonomik politikalar giderek birbirine daha fazla yakınlaşmaktadır. Kısaca, küreselleşen ekonominin daha yoğun olarak gündeme gelmesiyle birlikte serbestleşme, daha fazla önem kazanmaktadır. Ekonomik alanda liberal ekonomik düzen, siyasi alanda ise demokrasiye dayalı bir sistem bütün dünyada kabul görmektedir. (DPT, 2000). Neo-liberalizm ve serbest pazar kriterlerinin (rekabet, üreticilik, serbest değişim, verimlilik) geçerli olduğu bir ekonomi politikası anlayışı tüm dünyada uygulanmaya başlamıştır. Üretim anlayışındaki bu değişim toplumsal ve kültürel alanda kendisini göstermektedir. Kapitalizmin dönüşmesine ve dünyanın giderek tek bir pazar haline getirilmesine yol açan bu yeni süreç “küreselleşme” olarak nitelendirilmektedir.
Bu kabul gören yeni ve küresel dünya düzeni içerisinde bir toplumsal kurum ve olgu olarak sporun ve rekreasyonun, ekonomik ve kültürel örgütlenmeler içerisinde her geçen gün giderek büyüyen bir yapısının bulunması, bu toplumsal olgunun, dünyanın değişen ve küreselleşen ekonomik ve sosyal koşullar da göz önüne alınarak yeniden değerlendirilmesi gereklidir. Bugün spor özelinde yaşanan değişikler, dünyada yaşanan ekonomik ve kültürel değişikliklerden soyutlanamaz. Çünkü hiçbir şey doğada ya da toplumsal hayatta var olan başka şeylerden bağımsız değildir. Kendisi dışında yer alanlarla ilişkili halinde yaşamak suretiyle oluşun bütünün, etkileyen ve etkilenen bir parçasıdır. Serbest piyasa ekonomisi ve uluslararası rekabet koşullarının hakim kılındığı, dünyanın tek bir pazar haline getirildiği bu küreselleşme sürecinde yaşananlardan spor ve spor endüstirisi de kendi payına düşeni alacaktır. (Talimciler, 2002).
Kapitalist üretim biçimi ve onun yaşama yansımaları, meta üretimi üzerine kurulmuştur. Bu yüzden de sadece üretim sürecinin yapıldığı alanları yani iş’i değil iş dışında kalan alanları -boş ya da serbest zaman-da kontrol altına alacak stratejileri ve düzenlemeleri içerir. Ortak duyunun yaratılması için iş dışında kalan “boş ya da serbest zamanların” planması ve örgütlenerek sisteme uygun alanlar oluşturulması gerekir.
Bu düzenlemeler, spor ve rekreasyon olgusu özellikle son yıllarda insan yaşamanın daha kaliteli, sağlıklı ve dengeli bir şekilde sürdürülebilmesi için gerekli olan ögeler ortak bir kabul görmektedir. Hem dünya genelinde hem de ülkemizde bu genel kabulle beraber, insanların giderek artan sağlıklı yaşam bilinci ve sağlığa verilen önem ile birlikte spora ve boş zamanı verimli değerlendirmeye olan ilgi ve yatırımlar da gözle görülür ivmeyle arttığı gözlenmektedir. Dünyada fitness sektörü yaklaşık 80 milyar dolarlık bir büyüklüğü ulaşmıştır (Deloitte 2014). Yine 2015 yılı Avrupa fitness sektörü gelirleri 26.7 milyar dolar olarak gerçekleşen, Amerika Birleşik devletleri toplam fitness sektörü gelirleri ise 23.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiş; Buna mukabil, Türkiye’deki fitness sektörü önemli bir nüfusa sahip olmakla beraber 1.098 milyon dolarlık mütevazi bir gelir seviyesi gerçekleşmiştir.
Yine fitness kulüplerinden hizmet alan sayısı Avrupa ülkelerinde 52.4 milyon kişi, Amerika pazarında fitness kulüplerinden hizmet alanların sayısı 54.1 milyon kişi, buna karşın Türkiye’de fitness merkezlerinden hizmet alan üye sayısı 500 bin dolayında gerçekleşmiştir. (IHRSA, 2015 ; Deloitte, 2015). Verilerden de anlaşılacağı gibi ülkemiz sektör gelirleri ve hizmet alan sayıları bakımdan Avrupa ülkeleri ortalamasının çok gerisinde seyretmektedir. Buna karşın ülkemizde spor ekipmanları, fitness-welness sektörü, salon ve doğa sporları, sporcu sağlığı ve sporcu giyimi kapsayan sektör, yabancı firmaların pazara girmesiyle birlikte son 10 yıldır istikrarlı olarak yüzde 25 seviyesinde bir büyüme sağlandığı görülmektedir (DeloitTE, 2014). Bu da ülkemizin bu sektör yatırımcıları ve girişimleri bakımından dikkate değer bir potansiyel taşıdığını da yatırımcılar ve girişimleri bakımından dikkate değer bir potansiyel taşıdığını da göstermektedir. Yine son on yıl içinde özellikle büyük şehirlerde açılan donanımlı fitness merkezlerinin yüksek doluluk oranına ulaşması da bu resmi destekleyen bir gelişme olarak dikkat çekiyor. Bu kadar hızlı büyüyen bir sektör, girişimcilere de önemli fırsatlar sunduğunu söyleyebilir.
Serbest piyasa ekonomisinin oluşturmuş olduğu tüketim modelinde tüketici merkezli bir yapı söz konusudur ve bunun için de her alanda olduğu gibi spor ve rekreasyon alanında da tüketiciye yönelik yeniliklere ve yeni girişimcilere ihtiyaç duyulmaktadır. Girişimciler, içinde yaşadığı toplumun sosyo-ekonomik ve kültürel özelliklerinden etkilenmekte ve bunları da etkilemektedir. Girişimcinin ailesi ve gelir düzey, aldığı eğitim, deneyimleri, içinde yaşadığı kültürel ortam ve sosyal sermaye kapasitesi, girişimcilik yeteneğini etkilemektedir. Bunlar, belirli bir risk alarak girişimciliğe başlarken son derece önemli rol oynamakta, hem işletme süreçlerinde hem de girişim başarısında etkili olmaktadır.
Sonuç Olarak…
Her sektörde olduğu gib, Rekreasyon ve Spor alanında bir yatırıma ve iş kurcalamaya kalkışacak olan girişimciler hangi yolları izlemeli? hangi aşamalardan geçmeli? Ne tür hazırlıklar yapmalı? Bu girişimcileri ne tür hatalar, sorunlar ve zorluklar beklemektedir? Bu sorulara yanıt oluşturması konu başlıkları altında bir sonraki makalelerimizde işlenecektir. Özellikle dünyada ve ülkemizde gün geçtikçe daha da büyüyen büyük bir endüstri haline dönüşen spor ve rekreasyon – serbest veya boş zaman değerlendirme- sektöründe de yaratıcı ve yenilikçi girişimciliğin önemi artmaktadır. Bununla beraber, bir bilim alanı ve devasa bir endüstri olarak spor, psikoloji, sosyoloji, felsefe, yönetim pazarlama gibi bir çok disiplin tarafından çalışıldığı halde kendisini başlı başına bir disiplin olarak tanımlayan sporu ve rekreasyon özelindeki yenilikçi girişimciliğe odaklanılmış çalışmaların azlığı ve yetersizliği bu konunun anlaşılmasının önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır. Halbuki spor pazarlamacıları, girişimciliğinin önemi kendini daha fazla göstermektedir. (Ratten, 2011,57-58)
Girişimcilik birbiri ardına devam eden sosyal ilişki ağlarından doğar ve spor; takımları, işletmeleri ve tüketicileri ile yeni fırsatlar belirlemek için girişimcilikle işbirliği içerisindedir. Dünya çapındaki spor organizasyonları, girişimciliğin gelişmesine, strateji geliştirilmesi için sosyal ağları kapasite oluşturma şeklinde kullanarak yardım etmektedir (Ratten, 2010-559).
Kaya, Sabri. (2016) Rekreasyon Bilimi. Suat Karaküçük (Ed.) Spor ve Rekreasyon Temelli Bakış Ankara: Gazi Kitapevi