Dini ve manevi konular ile boş zaman (leisure) veya rekreasyon kavramları bir araya geldiğinde rahatlıkla farklı anlamlara çekilebileceği gibi yanlış imalara da sebep olabilir.
Bu nedenle çalışmamız, konunun hassasiyeti bilinerek yapılmıştır.
İslamiyet Boş Zaman ve Rekreasyon
Öncelikle bu alanın uzmanları ile müfessirlerinin, dinin kutsal kaynaklarını temel referans alarak verdikleri eserler incelenerek ve konuya “boş zaman (leisure)” ve “rekreasyon” perspektifinden yaklaşılarak çalışma tamamlanmıştır.
- İslâmi bir rejimle yönetilen ülkeleri bir tarafa bırakırsak, İslâm dininin çoğunlukta olduğu seküler rejimlerde de dinin, toplumun diğer inanç mensuplarını da içeren etkisi yüksek derecede hissedilir.
- Bu etkinin toplumda gönüllü veya zorunlu olarak kabullenildiği görülür. Bu kabullenme daha çok gelenek, göreneklerle ve yazılı olan ya da olmayan kurallarla gerçekleşir.
- Din, bireysel, toplumsal ve kamusal alanlarda vardır. Toplumda yaygın olan dinin etkisi, birey ve toplum yaşamı üzerinde daha belirgindir ve yazılı veya yazılı olmayan kurallar, yasalar, örf adet, gelenek, göreneklerle kendisini gösterir.
- Zaman zaman yaşam kargaşası içerisinde görünürlük ve etkisi daha gerilerde kaldığı zannedilse de, dinin günlük yaşamdaki etkisel gücü sürekliliğini devam ettirir.
- Birey, her türlü günlük yaşam aktivitelerinde örtülü ya da açık, az ya da çok «Tanrıya yer açar». İnsanların günlük yaşamlarında yer alan aile, çalışma, sosyal ya da boş zaman yaşamlarında din ve maneviyatın pratikleri, ritüelleri veya değerleri çoğunlukla “kesintisiz” kendisine eşlik eder.
Örneğin “dua”, görünür ya da görünmez şekilleriyle yapılan ve kişinin Tanrıdan yapacağı iş veya etkinlik için yardım isteyeceği, O’nunla konuşarak manevi ilham ve destek alabilmesi için yaygın bir yoldur.
- Bir sportif ya da sanatsal faaliyetin görünürde dinsel hiçbir motifinin olmadığı söylenebilir.
- Ancak onu icra eden kişinin uygulamalarında başarı elde etmek ve diğer insanlara karşı mahcubiyet duymamak için Tanrıdan yardım isteyerek O’nu hep yanında hissetmek ister. Bunun için “dua” eder.
- İslamiyet zamana büyük önem verir ve bir müslümanın dini ve kutsallarının gereği olan amelleri yerine getirme sorumluluğu yanında, zamanını verimli ve fonksiyonel olarak değerlendirme sorumluluğu da bulunur.
Şu hadis buna güzel bir örnektir. “Kıyamet günü insana 5 şeyden hesap sorulur. Bunlar;
- Ömrünü nerede ve nasıl tükettiği
- Gençliğini nerede ve ne işte harcadığı,
- Malını nereden kazandığı ve nerelerde harcadığı
- Ve de son olarak ilmi ile neler yaptığıdır” (Hadislerle İslam, c.7, s.461).
Çalışmamızın yapılmasında ki bazı gerekçeler şöyle öne çıkmıştır:
- Özellikle bazı radikal İslâmi kesimler“ boş zaman” kavramına karşı çıkmaktadırlar. Konuya “boş zaman ve tatil yoktur ve bu şeytanin oyalamasıdır” diyerek ya da «sanat ve sportif aktiviteler vb.» toptan haramdır anlayışıyla karşı çıkmak suretiyle bakılmaktadır. Bu yaklaşımın Kur’an ve Hadisler ile birey ve toplumsal yaşam açısından bir gerçekliği olmamasına rağmen, sorunun toplumun bir kesiminde itibar görmesi.
- Rekreasyon bilimi çalışanları ve araştırmacıları arasında “genelde din, özelde İslâmiyette boş zaman kullanımı ve rekreasyon” konularında, terminolojik açıdan yanlış anlaşılmalara neden olabilecek noktalara kayması.
- Rekreasyon ve boş zaman araştırma ve çalışmalarında çoğu zaman dini ibadet ve ritüellere ayrılan zamanın “yokmuş” gibi kabul edilmesi ya da tereddüt etmek veya bilgisizlikten ya da görmemezlikten gelinmesi.
✔Ayrıca bu çalışmayla;
- İslâmiyetin boş zamanlarla etkileşimini,
- Boş zamanlara yüklediği anlamı,
- Rekreasyonla ilişkisini,
- Bir müslümanın ya da dindarın boş zamanlara nasıl yaklaştığını,
- Boş zamanları nasıl değerlendirdiği,
- İslâmiyetteki bu uygulama ve düşüncelerin, serbest zaman, boş zaman ve rekreasyon kavramlarındaki karşılıklarını açıklayabilmek ve tartışılmasını sağlamak amaçlanmıştır.
Boş zamanlar, dinlenmek, eğlenmek kendini geliştirmek ve fiziksel, zihinsel, ruhsal ve manevi açıdan fonksiyonellik taşıyan önemli bir zaman dilimini oluşturur. Boş zamanın bireysel ve toplumsal fonksiyonları, onu nitelikli bir toplumun oluşturulması için önemli kılar. Zira,”nitelikli bir boş zamana sahip olmak ve onu sağlıklı değerlendirmek, nitelikli bir yaşamın ön koşullarından biridir».Boş zaman «zaman» , «aktivite» ve «spiritüel» boyutlarıyla açıklanabilir.
Özellikle ruhsal ve manevi boyutlarıyla düşünüldüğünde boş zamanın, spiritüel boyutu öne çıkar ve boş zaman, onu gerçekleştiren «kişinin içinde» olduğu kabul edilir. Boş zaman sadece dış faktörlerin sonuçları değil, zihnin tutumudur, ruhun durumudur” yani boş zaman burada yapmaktan ziyade «olmak» anlamındadır. Boş zamanlar bu anlamda, insanların dini, manevi ve kutsal tercihleri için fırsat yaratıp değerlendirebilecekleri bir zaman dilimini oluşturur.
Ancak, hiçbir dinin, inancın ya da mezhebin ibadetlerinin tamamı boş zamanlarda gerçekleştirilmez. İnançlı bir kişi için, dinen «mecburi» olarak yerine getirilmesi gereken ibadetler, yaşam için gerekli ve kesinlikle vazgeçilemez zorunlu faaliyetlerdir. İslâmiyette bu durum daha belirgindir. Kişinin “dindarlık” düzeyine göre de yoğunluğu artar veya azalır.
Diğer dinlerde olduğu gibi İslâmiyette de zorunlu ya da gönüllü olarak yerine getirilen ” ibadet” türleri için “rekreasyon” kavramını kullanmak “sorun”lu bir yaklaşım olur. Çünkü rekreasyon, boş zamanlarda yapılan ancak içeriğinde “eğlence” amacını da taşıyan bir kavramdır. Oysa, dini ibadetlerin hiçbir türü eğlenmek ya da eğlence olsun diye yapılmaz. “Rekreasyon” olarak değerlendirilebilecek dini ve manevi motifli gerçekleştirilen boş zaman aktivitelerinde “ibadet” amacı öncelik taşımaz.
Dini mekanlar ile bu mekanların dışında kalan açık-kapalı ya da kent içi-kent dışı alanlarda yapılabilir. Çeşitli sportif, sanatsal ya da festival ve kültür şenlikleri gibi aktiviteler buna örnek olarak verilebilir.
Boş zaman ve rekreasyonun, her türlü toplum yapısı içerisinde vardır. Gündelik yaşam içerisinde bir çok çeşidiyle, dini olan ya da dini ve manevi bir içerik taşımayan etkinliklerle yer alır. Hıristiyan ve Museviliğin etkisi altında olan toplumlarda kabullenmenin ve buna uygun uygulamaların çok yüksek olduğunu, hatta bazı dini radikal tarikatlar dışında, genellikle fazla bir sorun yaşanmadığını da bilmekteyiz. İslâmi ağırlıklı toplumlarda ise, İslâmiyetin temel kaynakları olan Kur’an ve Hadislere dayandırılarak diğer dinlerde olduğu gibi kabullenmenin ve uygulamaların, ancak toplumsal farklılıklar göz önüne alınarak belirli düzeylerde olduğunu söyleyebiliriz.
Bazı radikal dini gruplar, ilgili Kur’an Âyetleri ve Hadislere farklı anlamlar yükleyerek “Müslümanın boş zamanı yoktur”, “tatil haramdır” ya da “Müslüman eğlenmez..”gibi yorumlarda bulunmaktadırlar. Müsiki, içeriğinde eğlence, yarışmanın da olduğu çoğu sportif etkinlikler ve organizasyonlara da şiddetle karşı çıkılmaktadır.
Bu kesimlerin boş zaman tanımı da var; “Boş zaman” kavramı, aynen “tatil” gibi, modern çağın zihnimize ve oradan da tüm organlarımıza bulaştırdığı bir virüstür. İslâm kültüründe “boş vakit” kavramına yer yoktur”, “Boşvermiş İnsanların Boşluğa Atılıp Boşa Geçirdikleri Kayıp Zaman: Boş Vakit”, «Ve boş şeylerle avutulup boşluk içinde bırakılan boş vermişlerin afyonudur müzik, eğlence ve her tür tembellik. Her biri usta birer illüzyonist olan egemen güçler; futbol, müzik, chat ve benzeri eğlencelerle halkı hipnoz ediyorlar».
Neden boş zaman ve tatil kavramlarına karşı çıkılmaktadır ve boş zamanın şeytanın bir işi olduğu ileri sürülmektedir? Bu sorunun cevabını vermeye çalışalım.
Yapılan literatür çalışmalarında, incelenen WEB sayfalarında, bu ifadelerin yer aldığı yazılar dikkatle okunduğunda ve sınırlı sayıda da olsa yaptığımız yüz yüze görüşmelerde anlaşılmıştır ki;
Birinci neden, boş zaman kavramının tam olarak içeriğinin ve ne anlama geldiğinin bilinmemesi olduğudur. Oysa sadece Müslümanlar için değil, her din veya inanç mensubu ya da herhangi bir çalışan ya da çalışmayan bir kişi için “boş zaman“ vardır. Burada önemli olan boş zamanın ne tür bir etkinlikle, hangi amaçla ve nasıl değerlendirileceğidir. Boş zamana karşı olduğunu ileri süren kesimlerin de itirazları tam burada ortaya çıkmaktadır.
Genellikle çok dindar olan bu kesimler, boş zamanlardan sadece ibadet dışında faaliyetlerin yapılmasını anlamaktadırlar. Hatta boş zamanlarda sadece atipik davranış ve faaliyetlere yer verileceği gibi bir inanca sahip olmaktadırlar. Bu nedenle kavramın kendisine yani “boş zaman” ifadesine karşı çıkmaktadırlar. Tıpkı bir insanın sürekli iş ve çalışma ile bütün zamanını geçiremeyeceği gibi, kuşkusuz dindar kesimlerin de bütün boş zamanlarını sadece ibadet ve dini faaliyetlerle değerlendirdiklerini ileri sürmek fazla iddialı bir ifade olabilir.
Nitekim, İslâmi ahlâk ve kuralları sınırları içerisinde kalarak yani, günah, sevap, helal ve haram hissiyatları içinde olmak koşuluyla, çeşitli sportif faaliyetler, kültürel el becerileri ve sanat aktiviteleri gibi faaliyetler ile düğün, festival veya şölen gibi organizasyonlara katılmak da bu kesimlerin boş zaman faaliyetleri arasında yer almaktadır.
İkinci nedeni, İslâmın iki önemli kaynağı olan Kur’an-ı Kerim ve Hadislerin, kabul görmüş, bilinen ve yaygın olarak literatürde yer almış, birey ve toplum hayatında yaşatılan emirlerinin dışında yorumlamalarda bulunmak.
Üçüncü neden, boş zaman ve tatil kavramlarını “eğlence” anlamıyla, eğlenceyi ise sadece içki, kumar ya da İslâmi ve genel ahlâk kurallarına uyulmadan yapılan ve dinen haram kabul edilen etkinliklerle eşdeğer tutarak, boş zaman ve tatil kavramlarına karşı çıkmak.
Dördüncü neden ise, boş zamanların varlığını kabullenmekle sanki dini “ibadet”lerin yapılamayacağının zannedilmesi. Bu algının kuvvetle egemen olması.
İslâmiyette “boş zaman” vardır. Çünkü çalışma(iş) vardır ve
dolayısıyla “dinlenme” vardır. Bütün bir İslâm tarihi boyunca sürekli hayatın içerisinde önemli yer tutan, rakibine veya düşmanına karşı güçlü olmak, beceri geliştirmek, mücadele etmeyi öğrenmek, yerine göre de eğlenmek amacıyla, insanın fıtratında olan ve yaşamının her döneminde ihtiyaç duyarak yapmak istediği “oyun” vardır.
Düğünler, şölenler, festivaller düzenlenir ve buralarda folklör, kültürel etkinlikler, musiki, sanatsal ve diğer aktivitelere yer verilir, dolayısıyla, “eğlence” vardır. Bütün bu faaliyetler 24 saatlik bir gündelik yaşam içerisinde zorunlu yapılması gereken çalışma(iş), uyku, yeme-içme ve farz olan ibadetlere vakit ayırıldıktan sonra geriye kalan zaman diliminde gerçekleştirilmektedir ki bu zaman dilimi “boş zaman(leisure)”dır.
İslâmiyet, Müslümanların boş zaman yaşamlarını önemsemektedir. Boş zaman faaliyetleriyle ortaya çıkan tutum ve davranışlar, etkinliklerin çeşitleri, nasıl, kiminle nasıl gerçekleştirildiği, uygulama tür ve şekilleri, çalışma hayatıyla ilişkilendirilerek, dinlenme ve diğer hakların elde edilmesiyle ilgili kurallar ve sınırlandırılmaların; İslâmi ibadetler ve İslâmi temel kabullere uyum içerisinde gerçekleştirilmesini takip ve arzu eder. İslâm fıkhı da bu çerçevede ortaya çıkar(Ûdeh,1977,s.68).
İslâmiyet boş zamanı, atipik davranışların bir panzehiri olabileceği için önemser.
Sanayileşme ve kentleşmenin ortaya çıkardığı sorunlar, daha fazla boş zamana sahip olma durumları özellikle genç kesimin alkol, uyuşturucu, kumar veya diğer sapkın faaliyetlere yönelmelerinde önemli bir etken olmaktadır.
İslâm dini “boş zaman” larda ; İslâmiyetin ilk döneminden itibaren, İslâmi ahlak sınırları içerisinde eğlence, folklör, oyun, karşılıklı mücadele içeren sporlar, yarışma, yarıştırma, şölen, düğün ve benzeri festivallerin yapılmasına izin vermektedir.
Boş zaman diliminin, İslâmi kabule göre öncelikle dini ve manevi temelli nafile ibadet ve diğer dini faaliyetler başta olmak üzere spor, dini musiki, sanat ve beceri faaliyetleri ile benzer etkinliklerle geçirilmesi normal görülmektedir. Nitekim bu uygulamalar referansını İslâmiyetin en temel kaynakları olan Kur’an ve Hadislerden almaktadır.
Kur’an ve Boş Zaman
İnşirâh Sûresi(94) 5.Âyeti “ Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır”, 6. Âyeti “Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var”, 7.Âyeti “O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul”, 8. Âyetinde ise “ Ve yalnız rabbine yönel” emredilmiştir (Kur’an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:643-644).
- Canan, 94/6 ile beraber 94/7. Âyetle ilgili değerlendirmesini beraber yaparak “meşguliyetin değiştirilmesi Sûretiyle dinlenme elde edileceğine işaret etmektedir. Buna bir nev’i çalışarak dinlenme demekteyiz”(1991,s.102-103) açıklamasını getirmektedir.
- Okumuş(2013) ise, İnşirâh Sûresinin 5-8. Âyetlerini beraber açıklayarak, “bu Âyetlerin İslâmi bağlamda boş zamanın anlaşılmasında önemli ipuçları verdiğini belirtmektedir.
İnşirâh Sûresi 5-8. Âyetlerinin meal ve açıklamalarındaki ortak noktanın; zamanın önemi vurgulanarak hiçbir anının heder edilmemesi, her anının dolu dolu geçirilmesi gerektiğinin emredildiği noktasından hareketle, zamanın ibadet ve dini etkinlikler ile yine dini ve manevi duygulardan kopmadan ve İslâm ahlâk ve fazileti sınırları içerisinde kalmak şartıyla çalışma ve üretme ile sosyal ve toplumsal faaliyetlerle değerlendirilmesinin gerekli olduğu anlaşılmaktadır
Âyetler gündelik yaşam planlaması içerisinde değerlendirildiğinde, insan hayatı için zorunlu, ancak zorluk içeren iş ve çalışma saatlerinin sonunda ortaya çıkacak “boş zaman(leisure)”, kişiye yaşamı için bir kolaylık, rahatlık imkanı verecektir. Kişi bu zamanı 94/7.Âyette belirtildiği gibi “aktif dinlenerek” değerlendirecektir.
Dinlenmek ve boş zamanla ilgili önemli ipuçları bulabileceğimiz bir diğer Âyet Yunus Sûresi 67’dir.
- Yunus Sûresi (10) 67. Âyeti “İçinde dinlenesiniz diye geceyi, (işlerinizi) görmenizi sağlasın diye gündüzü size bahşeden O’dur. Kuşkusuz dinlemesini bilen bir topluluk için bunda dersler vardır” buyurmaktadır.
- Kur’an’ı Kerim, Fûrkan Sûresi (25)/47.Âyeti «Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu dinlenme hali kılan, gündüz vaktini ise bir diriliş ortamı yapan O’dur» (Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 4 S: 130),
- Nebe Sûresi(78)/ 9.Âyet “Uykunuzu sakinleşip dinlenme vesilesi kıldık”, 78/ 10. Âyet”Geceyi (uyku için) örtü yaptık” (Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 S: 536) ve Rûm (30)/ 23.Âyeti ile “Gece ve gündüz uyuyabilmeniz ve Allah’ın lûtfundan nasibinizi aramaya çalışmanız da O’nun kanıtlarındandır. Bunda, dinleyen kimseler için elbette dersler vardır” buyurarak uykunun gerekliliğinden ve öneminden bahsetmektedir.
Uyku günün ya da gecenin hangi saat diliminde yapılırsa
yapılsın, vücudun ona ihtiyacı olduğu için gerçekleştirilir.
Dolayısıyla burada uykuyu bir boş zaman faaliyeti olarak
değerlendirmek hatalı olabilir.
İslamiyette, geceler
- “istirahat”,
- “ibadet” ve
- “müzakere(ilmi çalışmalar)” olmak üzere üçe ayırarak değerlendirilir.
Buradan hareketle, gecelerin zaten sınırlı olan zamanının üçe ayrılarak kullanılması söz konusuyken, gece uykularının tamamen zorunlu bir ihtiyaç olarak yerine getirildiğini, dolayısıyla boş zamanları değerlendirmek amacıyla gerçekleştirilen bir aktivite olamayacağı düşünülebilir.
Buradan hareketle, gecelerin zaten sınırlı olan zamanının üçe ayrılarak kullanılması söz konusuyken, gece uykularının tamamen zorunlu bir ihtiyaç olarak yerine getirildiğini, dolayısıyla boş zamanları değerlendirmek amacıyla gerçekleştirilen bir aktivite olamayacağı düşünülebilir.
Bu durumda uyku, boş zamanları değerlendirme etkinliklerinden biri olarak algılanıyor olsa da, her icra edildiğinde bir zorunlu ihtiyacın giderildiği gerçeğinden hareketle bir boş zaman faaliyeti değil, ancak bir “serbest zaman faaliyeti” olarak kabul edilebilir.
Aslında, İslâmi açıdan boş zamanların varlığının tartışılmasından çok, boş zamanların nasıl ve nerede değerlendirileceğinin tartışılması daha fazla önem taşır.
Nitekim, “boş zamanların bir anlam ifade edebilmesi, boş zamanların nasıl değerlendirildiğiyle ilgili ve orantılıdır.”
Burada sadece İslâmi açıdan bir boş zaman değerlendirilmesinden bahsedilecekse de kuşkusuz bu durumda İslâmi ve genel ahlâk kuralları ile dinin emir ve prensiplerinin ön plana çıkarılmasının gerekliliği unutulmamalıdır.
Hadis’lerde Boş Zaman Kullanımı
İslamın temel kaynaklarından bir diğeri olan Hadislerde, “boş zaman”ın varlığı ve değerlendirilmesinin gerekliliği çok açık ve bariz olarak zikredilmektedir. Ayrıca boş zaman ve değerlendirilmesinin uygulama örneklerini de İslamın Yüce Peygamberi Hz. Muhammed (sav) ve Sahabelerinin yaşamlarında görmekteyiz.
“İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme konusunda aldanmıştır. Sağlık ve boş zaman”.(Hadislerle İslam C.1 s.325) hadisiyle bu iki kavrama yani sağlık ve boş zamana büyük önem verildiği anlaşılır. Hadis, öncelikle sağlık ve boş zamanı insanlık için bir “nimet” olarak görmektedir. Nimet, insan yaşamında gerekli olan ve kendisinin yararlanabileceği her şeydir. Allah’ın insana ve diğer canlılara sağladığı imkanlar, onlar için bir nimettir.
Hz. Peygamber’in insan yaşamının neredeyse tamamını çerçeveleyen dönemlerini kapsayan gençlik, sağlık, varlık, zaman ve boş zaman ile hayatın bütünüyle önemsenmesi gerekiliğini vurgulayan Hadis-i Şerifi ise şu şekildedir (Hadislerle İslam c.1,s.335);
- “Beş şeyden evvel beş şeyin kıymetini bil;
- İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin,
- Hasta olmadan önce sıhhatin,
- Fakirlik gelmeden önce zenginliğin,
- Meşguliyetten önce boş vaktin ve
- Ölmeden önce hayatın.”
İslâmiyet ve Rekreasyon
İslamiyetle rekreasyonun ilişkilendirilmesi ile ilgili Tablo 1 bize bir fikir vermektedir.
Tabloya göre, dini ve manevi içerikli ibadetlerin farz olanları, çalışma dışı zamanda ve zorunlu yapılan etkinlikler kategorisinde değerlendirilmiş, nafile(gönüllü) yapılan ibadetler ise, boş zaman kategorisinde ele alınmıştır.
Rekreasyon kapsamı içerisinde değerlendirilen dini ve manevi motifli etkinlikler ise, diğer zaman dilimlerinde yapılan farz veya nafile ibadetlerden farklı bir kategoride ve anlayışla değerlendirilmiştir.
Buna göre; rekreasyon ağırlıklı olarak “eğlence” amacını da kapsayan ve bu amaca uygun seçilen etkinliklerden meydana gelmektedir. Dolayısıyla boş zamanlarda yapılan dini amaçlı ibadetlerin hiçbir türünü rekreasyon olarak değerlendirmek sağlıklı ve doğru bir tanımlama olmayacaktır.
Rekreasyonel olarak yapılan etkinlikler ile dinin temel ilkeleri, inanç ve ahlâk prensipleri arasındaki denge korunduğu ve yine dinin temel ilkeleri, inanç ve ahlâk esasları ihlâl edilmediği sürece rekreasyon, meşru kabul edilebilir.
Bu anlamda İslamiyette rekreasyon sayılabilecek aktiviteler “İslami usullere” uygun yapıldığı sürece kabul hatta teşvik görür. Nitekim bu yöndeki emare ve uygulamalara Yüce Peygamber’in hayatında ve Hadislerinde rastlamak mümkündür.
Bu çerçevede gerek dini ve manevi içeriği ya da esintileri olan, gerekse diğer etkinlik türleri, rekreatif amaçlı gerçekleştirilebilir. Bu etkinlikler dini ya da kutsal mekanlar ile çevresinde yapılabileceği gibi diğer farklı mekanlarda da gerçekleştirilir.
Burada özellikle belirtilmesi gereken husus, İslami yaklaşım ölçü alınarak değerlendirildiğinde, rekreatif aktivitelere ayrılan vakitlerin bir Müslümanın ibadetleri için ayırdığı zamana engel yaratmaması gerçeğidir. Yani yapılan rekreasyonel faaliyetler ibadetleri aksatacak boyutta veya ibadetlerin alternatifi olmamalıdır. Ayrıca yapılan her türlü aktivite ve eylemlerde “Allah’ın rızası” aranmalıdır. İslami anlayış her zaman ibadetlere öncelik verilerek, Alah’a daha yakın olmayı ve Allah’ı zikretmeyi öncelikli kılmaktadır.
İslâmiyet, insanın yaratılışına uygun ve buna paralel ortaya çıkan gerekli ihtiyaçlarını görmezden gelmemiştir. İnsanın ruhsal, zihinsel, manevi ve fiziksel yönden bir takım ihtiyaçlarının karşılanması ve tatminine önem vermiştir.
Bu itibarla insanın, maddi ihtiyaçları ile temel ihtiyaçlarıyla beraber; dinlenmek, eğlenmek, oyun oynamak, spor yapmak, ilgi ve istidatları doğrultusunda sanat ya da el becerileriyle ilgilenmek, sosyal ilişkiler kurmak, cinsel aktiviteler, ailesiyle zaman geçirmek, entelektüel, manevi ve dini içerikli aktivitelerde bulunmak gibi ihtiyaçları da mubah görmüş, bazan da zorunluluk olarak kabul edilmiştir
Kur’an-ı Kerim’de “Oyun ve eğlence” kavramlarına, En’âm Suresi(6)/32,Hadid/20, Ankebût Suresi(29)/64 ve Muhammed Suresi (47)/36.Ayetlerinde yer verilmektedir.
Muhammed Suresi (47)/36.Ayetinde, “Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir. Siz iman eder ve Allah’a itaatsizlikten sakınırsanız O da hak ettiğiniz karşılığı verecek, sizden servetinizi de istemeyecektir” buyurulmaktadır
En’âm Suresi(6)/32.Ayet;” Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için şüphesiz ki âhiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdiremiyor musunuz?”;
Ankebut Suresi(29)/64.Ayet;” (Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri) bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; âhiret yurduna gelince işte asıl hayat odur; keşke bunu bilselerdi!”.
Boş zamanları rekreatif amaçlı değerlendirilmenin ağırlıklı olarak üç yolu bulunmaktadır.
- spor
- sanatsal aktiviteler
- sosyal içerikli faaliyetler veya toplumsal duyarlılık
faaliyetleri
ETKİNLİK MEKANLARI
Dini amaçlı zorunlu(farz) veya nafile(yararlı-gönüllü) yapılan ibadetler kutsal mabetlerde, ya da ev veya iş yeri gibi uygun olan yerlerde gerçekleştirilebilir.
Rekreasyon olarak yapılan dini ve manevi içerikli etkinlikler ise; Mabetler, çevresi, ev, iş yeri veya buralardan tamamen bağımsız ilgili etkinliğin yapılacağı açık ya da kapalı mekanlarda yapılabilmektedir.