Merhaba arkadaşlar bugün ki yazımızda Antrenman ve Hormonal Sistem üzerinde duracağız. Antrenmanın veya egzersizin endokrin yani hormonal sistem üzerindeki etkilerinden, antrenman ve stres hormonlarından, antrenmanda enerji kullanımı ve hormonlardan ve antrenmanda sıvı dengesi ve hormonlardan bahsedeceğiz.
Antrenman ve Stres Hormonları
Organizmada artan fiziksel ve psikolojik yüklenmelere adapte olmak için hipofiz beyinden ACTH, adrenal korteksden kortizol (glokokortikoid), adrenal medulladan epinefrin ve sempatik sinir uçlarından norepinefrin salgılar. Bu salgılanan hormonlar organizmanın antrenmana uyumunu sağlarlar. Stres hormonları adı verilen bu hormonlar, dolaşım sistemini ve enerjiyi meydana getiren sistemleri etkileyerek, organizmanın egzersizdeki ihtiyacının karşılanması ile ilgili düzenlemeleri yaparlar.
Bu bilgilerin ışığı altında organizmada olumlu ve kalıcı etkiler bırakmasında, hormonal fonksiyonlarında önemli bir çok rolünün olduğu kabul edilebilir.
Antrenmanda Enerji Kullanımı ve Hormonlar
Kanda glikoz düzeyi glukagon, epinefrin, norepinefrin ve kortisol hormonları tarafından yükseltilmektedir. Bu hormonlar glikojeneliz ve glikojenoliz yoluyla antrenmanda glikozun enerji kaynağı olarak kullanımını arttırırlar. Ayrıca büyüme ve tiroid hormonları da aynı etkiye sahiptirler.
İnsülin ise glikozun hücreye girişini artırır. Fakat uzun süreli aerobik antrenmanlarda insülin düzeyi düşer. Bu yüzden antrenmanda insülin düzeyi istirahat düzeyinden daha azdır. Karbonhidrat depoları azalınca organizma kortizol, epinefrin, norepinefrin ve growth hormonlarının yardımıyla enerji için yağların oksidasyonunu hızlandırır.
Kortizol hormonu hücrede enerji üretimi için lipolisizi arttırarak serbest yağ asitlerini depo hücrelerden kana bırakılmasını sağlar. Fakat kortizol hormonu uzun süreli aerobik antrenmanlarda düşer. Ancak bu durumda bu görevi katekolaminler ve büyüme hormonu olan growth üstlenir.
Antrenmanda Sıvı Dengesi ve Hormonlar
Sıvı dengesi temelde iki hormonla düzenlenir; Aldesteron ve ADH (anti diüretik hormon). Plazma hacmi ve kan basınçları azalırsa, böbreklerde Renin adı verilen enzim öncelikle Antiotensinojeni Antiotensin I ve daha sonra Antiotensin II‘ye dönüştürür. Antiotensin II ise çevresel direnci ve kan basınçlarını arttırır.
Antiotensin II ayrıca adrenal korteksten aldesteron hormonunun salgılanmasına neden olur ki, aldesteronda böbreklerden sodyumun (Na++) geri emilimini arttırır. Bu etkide suyun atılımını azaltır ve böylelikle plazma hacmi arttırılır.
ADH ise suyun böbreklerde korunmasını ve atılımını azaltıcı etkiye sahiptir. Bu mekanizma sayesinde plazma hacmi arttırılarak kanın osmolitesi azaltılır.
Antrenmanın kalp üzerindeki etkilerini öğrenmek isterseniz, burada ki makalemizi okuyabilirsiniz.
[quotes quotes_style=”bquotes”]Yararlanılan Kaynak : Prof. Dr. Mehmet GÜNAY, Prof. Dr. Kemal TAMER, Prof. Dr. İbrahim CİCİOĞLU, Spor Fizyolojisi ve Performans Ölçümü, Gazi Kitabevi, Ocak 2013[/quotes]