Aikido
Bugün sizlerle Aikodo’nun tarihsel gelişimi, dünyaya yayılışı, teknikleri ve kurallarını inceleyeceğiz.
Aikido’yu takip edecek ve bu yolda yürüyecek insanlara sesleniyorum; Aikido başkalarını doğru yola getirmek değildir; o kendimizi doğru yola getirmektir.” Morihei Ueshiba (Aikido’nun kurucusu).
Aikido ‘nun Tarihsel Gelişimi
Aikido sporu ilk olarak Morihei Ueshiba (1883-1969) tarafından yapılmaya başlanmıştır. Aikido sporunun gelişimi 1920’li yıllardan hayatının sonuna kadar sürmüştür. Ortaya çıkışı geçen yüzyılda olduğu için Budo’nun modern bir yorumu olarak da görülebilir. Bu-do (Bu: Savaş, savaşçı; do ise yol anlamına gelmektedir.) Japoncada savaş sanatları için kullanılır ve savaş yolu, savaşçının yolu anlamına gelir. Budo’nun savaşçı için “yol” olarak görülmesinden dolayı Japonya’dan dünyaya yayılmış pek çok savaş sanatı sonunda “do” ifadesini taşır (karate-do, ju-do, teakwan-do, ken-do). Aikidoda uyum (ai) ve enerji (ki) yolu (do) olarak Türkçeye çevirilebilir. Do, yol anlamının yanı sıra ahlaki bir eğitim anlamına da gelir.. Samuryaların yedi öğretisinin içsel olarak çalışılmasıdır. Bu yedi kural: Gi, doğru karar; Yu, cesaret; Jin, iyilik; Rei, saygı; Makato, doğruluk; Meiyo, onur; Chügi, sadakattir.
Aikido ‘nun dünyaya yayılışı
Aikidonun diğer ülkelere yayılışı daha Ueshiba (O’Sensei – Büyük Öğretmen) hayattayken başlamıştır. İlk kez 1951 yılında Fransa’ya sonra 1953 yılında A.B.D.’ye 1955’te İngiltere ve İrlanda’ya, 1965’te de Almanya ve Avustralya’ya götürülmüştür. Daha sonra dünyaya yayılımı hızlanmış ve pek çok ülkede Aikido dersleri verilmeye başlanmıştır. Türkiye’de ise resmi olarak 1982 yılında başlamıştır
Aikido ‘nun tekniği
Budo Samurai ve diğer Japon savaşçılarının kullandığı beceri ve teknikleri kullanılır. Aikido’da teknikler silahsız olduğu gibi tahta kılıç (bokken), sopa (jo) ve tahta bıçak (tanto) ile de yapılabilir.
Ancak Aikidoda uke (saldırı yapan) ve tori’nin (tekniği yapan) birbirleriyle güç çatışmasına girip, birbirlerine direnç göstermeleri beklenmez. Tam tersine aikidonun terim anlamında da olduğu gibi, torinin ukenin saldırısıyla uyum içine girerek, ona karşı koymadan sadece vücut hareketleriyle yönlendirilip saldırı yapana geri göndermesi şeklinde yapıldığı söylenebilir. Burada en önemli şey saldırı yapanın dengesinin bozulmasıdır. Uke’nin dengesinin bozulmasıysa onun en sağlam ve dengeli olduğu merkezine girip bu dengeyi yitirmesini sağlamaktır. Bu ise sabit durarak değil, sürekli hareket ederek halinde olarak sağlanabilir.
Aikido müsabakasında kazanmak veya kaybetmek yoktur.
Aikido çalışmalarında ukenin de torinin de eşit derecede önemi vardır. Budoda gelişebilmek için teknikleri uke olarak da tori olarak da çok iyi yapabilme becerisine sahip olmak gerekir.
Aikidoda yeni öğrencilere öncelikle kendilerine teknik yapıldığında nasıl tepki vermeleri gerektiğini ve yere güvenli bir şekilde nasıl düşebilecekleri öğretilir. Ancak yeni başlayan biri ileri seviyedeki birine bir uke olması beklenemez. Bu yüzden pratik yapılırken teknikler hep ukenin seviyesinde olmalıdır ve buda torinin bu seviyede teknik yapabilme becerisine (hızını ve kuvvetini ukenin karşılayabileceği bir seviyede tutmaya) bağlıdır. Aikidonun sadece savunma sanatı olduğunun düşünülmesi çok da doğru değildir. Torinin teknikleri gerçek hızında uygulandığında ciddi sakatlıklar, hatta ölüm kaçınılmaz olabilir.
Ancak,
Aikido aynı zamanda karşıdakine zarar vermeme felsefesini içerir.
İşte bu “zarar verebilecekken vermemeyi öğrenebilme ve isteme” durumu aikidoyu aynı zamanda bir sevgi yolu da yapmaktadır.
Aikido ‘nun Kuralları
O’Sensei Aikidoda çalışmalarında öğrenciler arasında turnuvalar düzenlenmesine karşıydı. Çünkü bazı teknikler fazlasıyla tehlikeliydi ve turnuva karşılaşmalarının öğrencilerin karekterlerinin gelişiminde iyi olmayabileceğini düşünüyordu. Karşıdakine zarar vermeme düşüncesinin buna yol açtığı söylenebilir.
Aikidoda turnuva anlayışı olmadığı için diğer bazı budo sanatlarında olan teknik kurallarından bahsetmek mümkün değildir. Temel hareketleri öğrenen öğrenci sürekli gözlemleyerek ve pratik yaparak tekniklerini mükemmelleştirmeye çalışır.
Teknik kurallar dışında “Etiket” diye adlandırılan ve Budo sanatlarının uyduğu biz dizi kural vardır. Savaşçının yolu bu kurallarla belirlenmiştir. Bunlardan temel olarak ” disiplin” adı altında da bahsedilebilir. Bir grubu kendine zarar vermeden devam ettirebilmek için kurallar konması gereklidir. Etiket ve disiplin bu ihtiyaçtan doğmuştur ve kuralların devamlılığını sağlarlar. Etiket “ben” dediğimiz kimliğimizi kontrol eder ve onun içgüdülerle değil de ahlaki değerlere uygun davranmasını sağlar. Bahsetmiş olduğumuz etiket, teknikler dışında da pek çok şeyi kapsar. Buna ayakkabıların çıkartılıp bir yere koyulması bile örnek olarak verilebilir. Estetik bilinç, ayakkabıları çıkardığımızda bile onların düzgün bir şekilde doğru yerde olmalarını sağlar. (Bu düzeni çoğu aikidonun yapıldığı salonunun dış kapısında görebilirsiniz).
Aikido’da derecelendirme kemerlerle ve seviyelerle yapılır. Beyaz kemer 7 seviyeden siyah kemer 9 seviyeden oluşur. Yeni başlayan bir öğrenci 7.seviye beyaz kemerden başlar.
Aikidonun prensipleri de kişiye uyumu, harmoniyi, sevgiyi, ve barışı öğretmektedir. Aikido vücutla birlikte evrenin düzenini ifade etmektedir. Evrenle uyum vücuda doğru bir şekilde uygulandığında vücut, teknik ve sağlık doğal olarak yenilenir. Bu yenilik günlük yaşama, eğitime, işe ve kişiliğe de yansıtılabilir ki , evrensel uyum sonunda evrensel barışı da getirecektir.